Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Muhasebeciler, ben ve dünya


Nasıl başlayacağını bilememenin bir başlangıç olduğunun yarı bilincinde, yarı değildim. Başlamak bitirmenin yarısıdır derlerdi ama inanmazdım. Bu yalnızca bazı işlere başlayıp asla sonunu getiremeyenlerin kendine söyledikleri bir yalandı. Bu insanlar sonra arkalarına yaslanıyorlar ve "En azından yarısını yaptım" diyorlardı ve bu dünyanın hiç umurunda olmuyordu. Bu benim de umurumda olmuyordu. Dünya ile ortak özelliklerimiz vardı. Umursamaz ve geoid idik. Geoid olduğum konusunda bazı şüphelerim olsa da umursamaz olduğumu biliyordum. Ama her konuda umursamaz olamazdım. Ayakkabıları umursardım mesela. Bu konuyu açar açmaz aklıma Sweeney Todd'un gelmesinde dünyanın hiçbir suçu yoktu. Bu tamamen benim kendi yaptığım birşeydi ve bu konuda dünyayı suçlamayı asla düşünmüyordum. Aslında serbest çağrışımlar için kimseyi suçlamazdım. Benim sorunum serbest muhasebecilerleydi. Ama muhasebecilerden pek azı bunu umursardı. Aslında hiç biri umursamazdı. Dünya, muhasebeciler ve benim birleştiğimiz konular vardı. Hepimiz umursamazdık. Ama dediğim gibi benim umursadığım bazı konular vardı. Mesela yarın oturup bütün gün matematik çalışmayı düşünüyordum. Ama bu matematiğin asla umrunda değildi. Matematik de böylece muhasebeciler, dünya ve benim oluşturduğum kusursuz sinerjiye dahil oluyordu. Aslında her ne kadar matematikle aynı grupta olmaktan hoşlanmasam da bu fikir muhasebecilerin neşe içinde gülmesine neden oluyordu. Bu durumda muhasebecilerin umursadığı birşeyler olduğu açıktı ve bu onları gruptan çıkarmama sebep oldu. Ama muhasebeciler bu kararımı umursamayarak gruba yeniden girmeye hak kazandılar. Ben tam küçük hastalıklı zihnimde bunları düşünürken Aubrey Ashburn şeytana her zaman arkamı dönmemi öğütlüyordu. Bu tavsiye bana pek de mantıklı gelmiyordu. Neticede adam şeytandı ve arkanı dönmeye gelmezdi. Ayrıca şeytanı neden erkek olarak tasvir ettiğim konusunda fikrim yoktu. İşte tam bu sırada içimden bir sesin Devil Wears Prada'yı Şeytan Marka Giyer şeklinde çeviren zihniyete sövdüğünü işittim. İç sesim ara sıra böyle konuşurdu. Genellikle onu dinlemez ve umursamazdım. Bu da beni dünyaya daha yakın kılıyordu. Ama dünya benim kendisine olan yakınlığımı bile umursamayarak kendini benden çekip bizden çok uzaklara gidiyordu. Ve böylece üçümüz başbaşa kalıyorduk: Ben, matematik ve muhasebeciler. Muhasebeciler serbest oldukları için bizi bırakıp özgürce giderlerken matematik ve ben baş başa kalıyorduk. İşte o zaman umursamaz olamıyordum. Yarın başlayayım diyordum. Başlamak bitirmenin yarısıdır.. :)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Serbestim ben....:)