Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Ben Bazen 20yimdir



Artık sayısal olarak "teenager" olmayışımın devrimsel bir şey olacağını düşünmüştüm. Şimdi aklımdaki tek şey anaokulu anaokulu ya da kreş kreş gezip bulduğum bütün minik bünyelere "Büyümenin bir olayı yok bebeklerim" demek. Problem çocuklar?

Galiba hayatım boyunca 18 yaşıma girmek için yaşadım. 18 yaş, çocuksu resimlerde M şeklinde dağların ardından görünen minicik güneş gibi bir şeydi. Gerçi 18 olunca da pek bir değişmemişti. Artık kimlik sorulduğunda gururla kimliğimi gösterebiliyordum sadece. Hoş bu durumdan iki yıl sonra bile ben hâlâ "Yaşımız tutuyor mu?" denilen kızdım ama bundan rahatsızlık duymuyordum. 18 olduktan sonra büyümek anlamsız bir hale geldi.

Ben küçükken topuklu ayakkabılara aşıktım. Anneme kızıyordum. Bir insan yaşı da uygun olduğu halde nasıl topuklu ayakkabı giymezdi? Ben bir büyüyecektim ki görecekti herkes. Evde bile topuklu ayakkabılar giyecektim. Sonunda topuklu ayakkabı giyebilecek yaşa geldiğimde annemi anlamıştım. Hiçbir şey spor ayakkabıların yerini tutamazdı. Topuklu ayakkabılar aslen 30 yaş kadınları için değil, 4 yaş çocukları için üretiliyordu. Çocuklar bunlara o denli özeniyorlardı ki zorla annelerine aldırıyorlardı ve ticaret gerçekleşmiş oluyordu. Endüstriler bu şekilde dönüyordu kuşkusuz.

Küçükken en özendiğim şeylerden biri yara izim olmasıydı. "Yara izim olmadan ölmek istemiyordum" Yara izi yaşanmışlık demekti. Yara izi hayattasın demekti. 4 yaşımda hayatta olduğuma dair bir kanıt aramıyordum tabi ama yara izi bir şeyler atlatmışsın ve büyümüşsün demekti. 20 yaşıma geldiğimde bir sürü yara izim var ve büyümenin en güzel yanı belki de budur. Yara izlerimi seviyorum. Çünkü yıllardır değişmeyen bir şey varsa o da yara izlerinin yaşıyorsun demek olduğu. Çünkü yara izleri hâlâ yaşanmışlık anlamına geliyor.

Bazı şeyler değişir. Ve bazıları asla değişmez. Ben hâlâ yemekten patlamasına rağmen üstüne bir de tatlı yiyebilen, soğuk içecekleri her zaman sıcak içeceklere tercih edebilen, kahve içince uykusu gelen, güzel bir ses duyunca hâlâ gözleri dolabilen, başucunda ayısıyla uyuyan, çizgi filmleri seven ve en sevdiği şey hâlâ annesinin kucağında oturmak olan kızım. Ben, bazen 20yimdir.

Ben bazen 20yimdir. Hâlâ insanlara inancım yok. Vişne likörlü çikolatalara, anneme ve kar yağışına inanıyorum. Cam balkonları sevmiyorum ve keşke yalnız bunun için sevseydim seni:)

0 yorum: