Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Gerçeklik?


Alice Harikalar Diyarında'yı ilk ne zaman, kimden dinlediğimi hatırlamıyorum. Muhtemelen annem ya da anneannemden dinlemişimdir ama benim bu masalla ilgili en canlı anım ilkokuldaki diksiyon derslerinden. Bir derste hocamız sıralarımıza kafalarımızı koyup, gözlerimizi kapatarak hayal kurmamızı istemişti. Sonra bize Alice'in çay saatine geciken beyaz tavşanı takip etmesiyle başlayan o masalı anlatmaya başlamıştı. Çocuk zihnimde renkler uçuşuyor, tavşan koşup duruyor ve Alice onun peşinden gidiyordu. Kupa Kraliçesi kırmızılar içindeydi, Beyaz Kraliçe beyazlar. Sonra öğretmenimiz masalı bitirdi: "Ve Alice ter içinde uyandı. Gördüğü her şey bir rüyaydı. Oh yatağımdaymışım dedi." Alice Harikalar Diyarında'yı ilk ne zaman, kimden dinledim bilmiyorum ama masaldan o gün nefret ettim.

"Her şeyin bir rüya olması" olayından küçüklüğümden beri gerçekten nefret ediyorum. Hele hele bir masalda fantastik olayların sonunda rüyaya çıkması gerçekten çok üzücü. Çocukların hayal dünyasını bu denli kısıtlamaya ne gerek var bilmiyorum. "Bu olaylar masalda bile rüya çıkıyor tatlım." demek hayal gücüme yapılabilecek en büyük hakaret olabilir belki de. Bir öykünün sonunda her şeyi rüyaya bağlamak, "Bu öyküye bir son yazamadım" demenin en basit şekli de olabilir. Ama ben ejderhaların, büyücülerin, uçmanın gerçekliğine hiç değilse kitaplarda inanmak istiyorum. Yazarın yarattığı fantastik dünyasının arkasında durması, beni çok mutlu ediyor. J.K Rowling'i, Guin'i, J.R.R Tolkien'i ya da King'i başarılı yapan bu. Yarattığı fantastik gerçekliğin gerçek olduğuna inançları. Her şeyi rüyaya bağlamayacak kadar cesareti olan her yazara selam olsun:)

Rüya konusunun bu kadar bilinmez olması, insanları paranoyaya sürüklüyor. Ya yaşadıklarımız bir rüyaysa? Özellikle Inception gibi efekt konusunda aşmış ama diğer her konuda çok abartıldığını düşündüğüm filmin bünyelerde paranoya yarattığının inkar edemeyeceğim. Aynı paranoyayı Truman Show'u izleyip değişik bir adaptasyonla yaşamak mümkün. Ya hayatımız bir showsa? Hayatım Truman  Show tarzı bir şeyse izleyicilerimin pazar günleri dışında sıkıldığını sanmam. Ya da yağmurlu gri havalar dışında. Hemen her konuya isyan eden televizyon seyircisi hava gri olduğunda ve yataktan kalkmadığımda yapımcıma isyan ediyor olabilir: "Şu Allah'ın cezası havayı düzeltin de, şu kız bir haraketlensin, sıkıldık be!"

Finansbank reklamında Mustafa Keser'i oynatan reklamcıyla Pepsi reklamında Bülent Ersoy'u oynatan reklamcı aynı değilse, ben de hiçbir şey bilmiyorum. Ya da Finansbank'ın reklamını örneğin Garanti Bankası, Pepsi'nin reklamını Coca Cola çekmiş de olabilir. Bu olanları başka türlü açıklayamıyorum. Peki Okan Bayülgen'in "Bin dakika, bin dakika!" diye çıkış yaptığı "o şey" de nedir? Of tanrım, keşke bunlar bir rüya olsa.

Türkiye'de uzay çalışmalarının yeterince ileri düzeyde olmamasının nedenini keşfetmiş bulunuyorum: Meslek seçimini 18 yaşımızda yapıyor olmamız. Eğer meslek seçimi 6 yaşında yapılıyor olsaydı Türkiye'nin bir sürü astronotu olacaktı. Ama bu durumda mesela mühendis sayısı ne olurdu bilmiyorum. Biraz mühendis... Ve tek amaçları: Kendilerine Transformers üretmeye çalışmak. İşte öyle bir şey, bilemedim ki şimdi.

Son söz olarak: Düşünülebilen her şey gerçektir, rüya diye bir şey yok. Gerçi şimdi rüya düşünebiliyorsak, rüya da gerçektir. O zaman rüya da vardır. Ama rüya varsa, ne gerçek? Bunu bilemeyiz. Bildiğimiz bir şey varsa Unicorn diye bir şey vardır. Ama şişmandır. Bu yüzden ona gergedan deriz. O zaman herkese gerçeğinin rüya güzelliğinde olduğu günler dilerim. Tabi dilek gerçek bir şeyse. Ya da... Evet. 


0 yorum: